AB Libya’ya karşı yeni bir askeri görev başlatmayı kabul etti

Pazartesi günü, 27 üyeli AB’nin tüm dışişleri bakanları Libya’da yeni bir askeri görev başlatma konusunda anlaştılar. AB, Ocak ayında Berlin’de kabul edilen silah ambargosunu zorla uygulamak için uyduları kullanmayı ve bölgeye savaş gemileri ile uçak konuşlandırmayı planlıyor.

ABD, Fransa ve Büyük Britanya önderliğindeki askeri ittifakın ülkeyi bombalayıp Muammer Kaddafi’yi öldürdüğü 2011’den beri savaşın mahvettiği Libya’ya yönelik askeri harekat savaşı daha da tırmandırmakla kalmayacak; Libya’da rakip milisleri destekleyen büyük ve bölgesel güçler arasında topyekun bir savaşa genişleme tehdidi oluşturuyor.

Alman hükümeti, Libya’daki çatışmaya müdahil olan toplam 16 aktörü 19 Ocak’ta Berlin’de düzenlenen konferansa davet etmiş ve orada 55 maddelik bir plan imzalanmıştı. Anlaşma, ateşkes sağlanmasını, BM’nin silah ambargosuna uyulmasını, yabancı orduların ve paralı askerlerin geri çekilmesini ve birbirleriyle savaşan çeşitli milislerin terhis edilmesini içeriyordu.

Afganistan’da bir Alman askeri, Ağustos 2011 [Kaynak: ABD Donanması, Flickr]

WSWS, konferansın emperyalist hedeflerin peşinden gittiğini ve “ülkeye yönelik bir askeri işgalin yalnızca hazırlık aşaması olduğu” uyarısında bulunmuştu. Libya konferansını, Afrika’da sömürgeci egemenliğin derinleştirilmesinde büyük bir rol oynayan ve emperyalist güçler arasındaki gerilimleri kızıştıran 1884 Berlin Kongo Konferansı ile kıyaslamıştık. Bu uyarılar şimdiden doğrulanmıştır.

Savaşın her tarafı avantaj sağlama peşinde koştuğu için, Libya’daki çatışma Berlin konferansından beri daha da tırmanmış durumda. Kabul edilen ateşkes en az 150 kez ihlal edildi ve ülkeye silah teslimatı fırladı. Libya’ya deniz, hava ve kara yoluyla büyük miktarda silah sevk ediliyor. BM Libya Özel Temsilcisi Stephanie Williams, “Silah ambargosu alay konusu oldu,” dedi.

Brüksel ve Berlin, bu durumu, bir bütün olarak Afrika’ya erişim sağlamak açısından önemli olan bu petrol zengini ülkedeki çıkarlarını askeri olarak ilerletmek için bir fırsat olarak kullanıyor. AB’nin dış politika şefi Josep Borrell, yaptığı kısa açıklamada, Avrupa silah ambargosunu askeri yollarla uygulatamazsa, “konu dışı kalma riskini göze alırız,” diye yazdı. Borrell, o durumda başka güçler Libya’daki gelişmeleri “bizim çıkarlarımızı hesaba katmadan” biçimlendirmeye devam edecekler, diyordu.

AB içinde, Akdeniz’e konuşlandırılan savaş gemilerinin kazazede sığınmacıların gemilere alınmasını nasıl engelleyeceği konusunda anlaşmazlıklar söz konusuydu. Deniz hukukuna göre bu bir yükümlülük. AB’nin bir önceki Akdeniz misyonu, Sophia Operasyonu, insan kaçakçılarıyla mücadele etme ve teknelerini batırma adına başlatılmış ve gemilerin dört yılda 730.000 sığınmacının kurtarılmasına yardımcı olmasından sonra Eylül 2019’da sonlandırılmıştı.

Özellikle Avusturya, Macaristan ve İtalya bunun tekrarlanmaması gerektiğinde ısrarcı. Bu yüzden AB, Doğu Akdeniz’e savaş gemileri konuşlandırma konusunda anlaştı. Avrupa’ya bir kaçış rotasının neredeyse hiç olmadığı bölge, Libya’ya silah aktarımı rotası işlevi görüyor.

Savaş gemileri yine de sığınmacıları kurtarmak durumunda kalırsa, görev hızla durdurulabilecek. AB dışişleri bakanlarının yaptığı anlaşmaya göre, “Eğer göç konusunda çekim etkisi yaratan etkenler (yani, göçmenlerin kurtarılıp Avrupa'ya götürülme umuduyla deniz yolunu tutmaya cesaretlendiren etkenler) saptanırsa, denizcilik unsurları geri çekilecektir.

Avusturya Dışişleri Bakanı Alexander Schallenberg, gururla, gerekenin “insani değil askeri bir misyon” olduğu konusunda “temelde bir görüş birliği” olduğunu söyledi.

AB’nin NATO müttefiklerine ya da başlıca ticaret ortaklarına savaş açmadan silah sevkiyatını nasıl durduracağı belirsizliğini koruyor.

Başkent Trablus’u kontrol eden Fayiz es-Serrac’ın “resmi” hükümetinin en önemli silah tedarikçisi, Akdeniz üzerinden gemiyle Libya’daki müttefiklerini silahlandıran Türkiye’dir.

Es-Serrac’ın başlıca rakibi olan General Halife Hafter ise kara yoluyla Mısır’dan, havayoluyla da Birleşik Arap Emirlikleri’nin başkenti Abu Dabi’den silah alıyor. SpiegelOnline’a göre, Abu Dabi’den neredeyse her gün büyük bir nakliye uçağı Hafter’in karargahının bulunduğu Bingazi’ye yola çıkıyor.

Doğu Akdeniz’deki doğalgaz yatakları konusunda AB üyeleri Yunanistan ve Kıbrıs ile zaten çatışma içinde olan Türk hükümetinin AB’nin kendi gemilerine müdahale etmesine izin vermesi çok zor. Haftalık yayımlanan Alman gazetesi Die Zeit, konuyla ilgili yorumunda, “Şüpheli gemiler NATO’nun Akdeniz’deki savaş gemileri tarafından sağlam bir şekilde denetlenmeden, ölümcül ikmal malzemesi sevkiyatı azalmayacak,” diye yazdı. AB’nin Hafter’e silah taşıyan bir nakliye uçağını vurması halinde sonuçlar daha da yıkıcı olacaktır.

Sonuç olarak, Akdeniz’e yapılacak yeni bir savaş gemisi konuşlanması, yeni “Afrika kapışması”nın parçası olarak Libya’nın askeri işgalinin yalnızca ilk adımını oluşturmaktadır. AB dış politika şefi Josep Borrell, bu olasılığı daha Ocak ayında gündeme getirmişti. Borrell, Der Spiegel’e verdiği röportajda, “Çıkarlarımızı daha fazla ve gerekirse güç yoluyla ileri sürmemiz çok önemli,” diyor ve şunları ekliyordu: “Eğer Libya'da bir ateşkes sağlanırsa, o zaman AB bu ateşkesin uygulanıp denetlenmesine yardım etmeye hazır olmalı. Örneğin bir AB misyonunun parçası olan askerlerle bunun yapılması imkan dahilinde.”

Yazar ayrıca şunları öneriyor:

Libya konferansı ve yeni Afrika kapışması

[18 Ocak 2019]

Libya savaşı ve emperyalistler arası derinleşen çatışma

[16 Nisan 2011]

Libya’ya yönelik tecavüz

[26 Ağustos 2011]

Loading