International Viewpoint Rusya’ya karşı savaş propagandasını destekliyor

Batı medyası son haftaları Rusya ile bir savaş kışkırtmaya harcadı. ABD ve diğer NATO üyeleri, Ukrayna’ya “ölümcül silahlar” sağlıyor, kendi birliklerini seferber ediyor ve –üst düzey bir ABD askeri subayının sözleriyle– “Avrupa’da II. Dünya Savaşı’ndan bu yana en büyük savaşa” hazırlanıyor. Bu koşullar altında, International Viewpoint’in savaş çığırtkanları korosuna katılması yalnızca bir an meselesiydi.

. İsimsiz “Ukraynalı sosyalistler”, “Uluslararası Savaş Karşıtı Dayanışma Zamanı” şeklindeki yanıltıcı başlık altında, “uluslararası sol”u “Rus hükümetinin emperyalist politikalarını kınamaya” çağırdı.

Ukrayna’nın Donetsk bölgesindeki askeri tatbikatlar sırasında Amerikan Javelin roketatarı kullanan Ukraynalı askerler, 12 Ocak 2022 (AP aracılığıyla Ukrayna Savunma Bakanlığı Basın Bürosu)

Bu biçimde bir açıklama, Langley, Virginia’daki CIA, Berlin’deki BND (Almanya’nın yabancı casusluk teşkilatı) veya Londra’daki MI6 tarafından da yazılmış olabilirdi. Bu durum, International Viewpoint’in Rusya ile askeri cepheleşmede hem NATO’nun hem de onun Ukraynalı kuklalarının kampında yer aldığı konusunda şüpheye yer bırakmıyor.

Yazarlar, ABD hegemonyasının gerileme halinde olduğuna dikkat çekerek üzüntüyle şunları belirtiyorlar: “Ne yazık ki, Amerikan emperyalizminin düşüşüne daha demokratik bir dünya düzeninin ortaya çıkması değil, diğer emperyalist yağmacıların, köktendinci ve milliyetçi hareketlerin yükselişieşlik etti.” (Vurgu aslında)

“Bu koşullar altında,” diyor International Viewpoint, “yalnızca Batı emperyalizmine karşı mücadele etmeye alışmış olan uluslararası sol, stratejisini yeniden gözden geçirmelidir.” Şimdi mücadele edilmesi gereken “emperyalist soyguncu”, “artık ABD’yi dünyadaki etki alanlarını yeniden bölüştürmeye çalışan Rus emperyalizmidir.”

Açıklama, Rusya’daki Putin rejiminin devrilmesi çağrısında bulunuluyor: “Yalnızca Rusya’da bir devrim ve Putin rejiminin devrilmesi, Sovyet sonrası ülkelere istikrar, barış ve güvenlik getirebilir.” Bununla kastedilen, ABD ve müttefiklerinin emperyalizm yanlısı daha uysal bir rejimi iktidara getirmek için pek çok ülkede tezgâhladığı gibi bir “renkli devrim”dir. International Viewpoint, arzu edilen devrimin programı ve sınıf karakteri hakkında tek kelime etmiyor; ne sosyalist ne de proleter devrimden bahsediyor. International Viewpoint şimdiye kadar bu tür renkli devrimleri her zaman desteklemiştir.

International Viewpoint ayrıca Ukrayna için tamamen burjuva bir program savunuyor. Hedef, emperyalist himaye altında kapitalist bir Ukrayna’dır. Açıklamada, “Barışçıl, tarafsız bir Ukrayna için çabalıyoruz fakat bunun için Kremlin saldırgan emperyalist politikasına son vermeli ve Ukrayna, Budapeşte Memorandumu’ndan daha ciddi güvenlik garantileri almalıdır…”

1994 Budapeşte Memorandumu’nda ABD, Britanya ve Rusya, Kiev’in nükleer silahlardan vazgeçmesi karşılığında Ukrayna’ya güvenli sınırlar garanti etmişti.

International Viewpoint, Ukraynalı işçilere, kendi ülkelerindeki “ilerici hareketler”in baskı yapması halinde, emperyalist süper güçlerin onların çıkarlarını koruyacağına dair söz bile veriyor: “Biz, Batılı hükümetlerin büyük sermayeye ve kendi hedeflerine hizmet eden politikası hakkında yanılsamalar beslemeden, Ukraynalı emekçilerin çıkarlarının ancak bu ülkelerin ilerici hareketlerinin ve kamuoyunun baskısı altında dikkate alınabileceğine inanıyoruz.”

Hem de Afganistan, Suriye, Libya ve çok sayıda başka ülkede yaşayan milyonlarca insan, ABD ve NATO müttefikleri tarafından “kurtarıldıkları” ve “korundukları” için geçim kaynaklarını veya hayatlarını kaybettikten sonra!

International Viewpoint, ilk önlem olarak, Batılı birliklerin Ukrayna’da yerleştirilmesini talep ediyor: “İlk adım, Donbass’a bir BM barışı koruma birliğinin getirilmesi olmalıdır. Mevcut barışı koruma misyonlarıyla ilgili sorunların farkındayız ve mavi miğferlerin bazen kitlesel şiddeti önlemediğini hatırlıyoruz. Ancak mevcut Ukrayna koşullarında, bu zorunlu bir adımdır.”

WSWS, International Viewpoint’in savaş çığırtkanları çetesine katılmasına şaşırmıyor. Hatta bunu bekliyorduk. “Solcu” kılığına giren ve emperyalist savaş propagandası yapan Gilbert Achcar, Rohini Hensman, Juan Cole gibi kişilere ve Fransa’daki NPA, Almanya’daki Sol Parti, İspanya’daki Podemos ve ABD’deki DSA gibi örgütlere karşı sayısız polemik yayımladık.

Dördüncü Enternasyonal’in Uluslararası Komitesi (DEUK), 2016 başlarında, “Sosyalizm ve Savaşa Karşı Mücadele” başlıklı bildirisini yayımladı ve orada bir bölümü “emperyalizmin sahte sol temsilcileri”ne ayırdı. Onların siyasi rollerini açıkladı, toplumsal temellerini inceledi ve Rusya ile Çin’in emperyalist güçler olduğu iddialarını çürüttü.

Sahte sol; 1960’larda ve 1970’lerde radikalleşen ve daha sonra yükselen hisse senedi fiyatları ile işçi sınıfına yönelik aralıksız saldırılar sayesinde zenginleşen ayrıcalıklı bir orta sınıf katmanından oluşmaktadır. Açıklamada belirtildiği gibi “Hisse senedi piyasasındaki uzun süreli hızlı büyüme, emperyalizmin üst orta sınıfın kimi kesimlerinden yeni ve adanmış taraftarlar toplamasını mümkün kıldı. Bu güçler ve onların çıkarlarını ifade eden siyasi örgütler, yalnızca savaş karşıtı muhalefeti ezmek için değil ama aynı zamanda emperyalizmin yağmacı operasyonlarını haklı göstermek için de ellerinden geleni yapmışlardır.”

DEUK’un bildirisi, sahte solun Çin’i ve Rusya’yı “emperyalist” olarak tanımlamasının iki amaca hizmet ettiğini açıklıyordu:

[Bu tanımlama] İlk olarak, Amerikan, Avrupa ve Japon emperyalizminin asli ve kesin karşıdevrimci küresel rolünü göreceleştirmekte ve dolayısıyla küçültmektedir. Bu, sahte solun Esad yönetiminin Rusya tarafından desteklendiği Suriye’deki gibi rejim değişikliği operasyonlarında Amerika Birleşik Devletleri ile aktif işbirliğini kolaylaştırmaktadır. İkinci ve çok daha önemlisi, Rusya’nın ve Çin’in emperyalist (ve böylece, dolaylı olarak etnik, ulusal, dilsel ve dinsel azınlıkları ezen sömürgeci bir güç) olarak adlandırılması, sahte solun mevcut devletlerin sınırları içindeki emperyalist destekli “ulusal kurtuluş” ayaklanmalarına ve “renkli devrimler”e desteğini onaylamaktadır.

DEUK, Rusya’da ve Çin’de kapitalist egemenliğin devrilmesini savunmaktadır. Ama DEUK, bu hedefi, dünya sosyalist devrimi stratejisi çerçevesinde gerçekleştirmeye çalışmaktadır. Putin rejiminin devrilmesi, emperyalistlerin ve onların yerel suç ortaklarının değil, işçi sınıfının görevidir. Rusya’nın emperyalist bir saldırı sonucunda çökmesi, bu ülkenin emperyalist büyük güçlerin sömürgesi olacak sayısız kukla devlete bölünmesine yol açacaktır.

1990’larda Yugoslavya’ya olanlar daha büyük ve hatta daha kanlı bir boyutta tekrarlanacaktır. O zamanlar birçok sahte solcu, Yugoslavya’dan geriye kalan yerler için savaşan ve rakip büyük güçlerin hizmetinde olan milliyetçi gangster kliklerin şiddetli mücadelelerini “ulusların kendi kaderini tayin etme mücadeleleri” olarak selamlamıştı. Oysa durumun bununla hiçbir ilgisi yoktu. Yugoslavya’dan geriye, yoksul, aciz ve tamamen bağımlı devletlerin ulusal yamalı derme çatma yapıları kalmıştır.

Putin rejiminin gerici karakteri, onun tam da Stalinist selefleri tarafından başlatılan işi sürdürmüş olması gerçeğinden kaynaklanmaktadır: Ekim Devrimi’nin uluslararası, sosyalist programının reddedilmesi, kapitalist restorasyon, Sovyetler Birliği’nin devlet mülkiyetinin bir avuç oligark tarafından yağmalanması ve uluslararası mali sermayeye açılması. Bu nedenle, Putin ve selefleri Mihail Gorbaçov ile Boris Yeltsin, başlangıçta Batı’da açıkça kutlanmıştı. Hatta Almanya’daki Bundestag (federal meclis), Putin’i 2001’de mecliste Almanca bir konuşma yaptığında ayakta alkışlayarak onurlandırmıştı.

Sahte sol da bu coşkuyu paylaşıyordu. International Viewpoint’i yayımlayan Birleşik Sekreterlik’in uzun zamandır lideri olan Ernest Mandel’in son kitabı, Gorbaçov’a bir methiyeydi. Bu eğilimin bir diğer önde gelen üyesi olan Tarık Ali, kitaplarından birini kendi parlamentosunu bombalayan, Sovyetler Birliği’ni dağıtan ve halefi olarak bizzat Putin’i seçen Boris Yeltsin’e ithaf etmişti.

Ne var ki, NATO Doğu Avrupa’da ve eski Sovyetler Birliği topraklarında ilerledikçe, Putin giderek daha fazla bir engel haline geldi. Çıkarları Putin tarafından temsil edilen Rus oligarklarının da kendi ulusal çıkarları var. Ancak emperyalist güçlerden çok işçi sınıfından korkan Putin rejiminin, büyüyen savaş tehdidine verecek bir cevabı yok. Diplomatik manevralar ve askeri tehditler arasında gidip geliyor ve bu da üçüncü dünya savaşı ve onunla birlikte insanlığın yok edilmesi tehlikesini daha da artırıyor.

NATO üyesi devletler, toplumsal eşitsizliğe ve ölümcül pandemi politikalarına karşı artan direniş nedeniyle, böyle bir felaketi bilinçli olarak kabul ederek savaş hazırlıklarını sürdürüyor. Bu çabalarında, burjuva egemenlik aygıtına derinden entegre olan sahte sol tarafından destekleniyorlar.

Korkunç sonuçları olan bir savaşın patlak vermesi, ancak işçi sınıfı içinde savaş karşıtı küresel bir hareketin gelişmesiyle önlenebilir. Bu, işçi sınıfı içinde yeni bir siyasi önderliğin inşasını gerektirmektedir. International Viewpoint’in NATO’nun savaş hazırlıklarına verdiği destek, sahte sol ile Dördüncü Enternasyonal’in Uluslararası Komitesi arasındaki derin uçuruma bir kez daha ışık tutuyor.

DEUK ve şubeleri olan Sosyalist Eşitlik Partileri, bugün adına layık tek uluslararası sosyalist eğilimdir. Savaş tehdidine karşı mücadelede en acil görev, DEUK’un –özellikle Rusya ve Ukrayna’da– şubelerini inşa etmektir.

Loading