Avusturya’da bir doktor aşı karşıtlarının tehditlerinin ardından intihar etti

Avusturyalı tıp doktoru Lisa-Maria Kellermayr, geçtiğimiz 29 Temmuz Cuma günü muayenehanesinde ölü bulundu. Görünüşe göre Kellermayr, sağcı aşı karşıtlarından çok sayıda tehdit aldıktan sonra intihar etti.

Aile hekimi olan Kellermayr, Haziran ayı sonunda Seewalchen’deki muayenehanesini kapattığını duyurmuştu. En az yedi aydır ölüm tehditleri alıyordu. Polis ve yetkililer hiçbir şey yapmayınca Dr. Kellermayr güvenlik önlemlerini kendisi almak zorunda kalmıştı.

Bir güvenlik hizmeti kiraladı ve mesai saatleri içinde muayenehaneye bir güvenlik çalışanı aldı. Muayenehaneye bir panik odası kurulmuş ve birkaç kamera yerleştirilmişti. Dr. Kellermayr, bunlar için yaklaşık 100.000 avro harcamıştı.

Temmuz ayının ortalarında, artık bu büyük maliyetleri karşılayamayacağını ve çalışanlarının artık “normal şartlar altında” çalışamadığını duyurdu. Bu nedenle muayenehanesini o tarihte kapattı. Ölümünden sadece bir gün önce Der Spiegel ile bir röportaj yapan Dr. Kellermayr, orada muayenehanenin kendisi için ne kadar önemli olduğunu ve kaybın kendisini ne kadar üzdüğünü anlatıyordu.

Dr. Kellermayr, pandemi başladıktan hemen sonra enfekte olan hastaları tedavi etmişti. Her zaman en son bilimsel kanıtlara güvenmiş, kapsamlı ve hızlı aşılamaları ve maske ve sosyal mesafe gibi gerekli koruyucu önlemleri savundu. Sosyal medyada enfeksiyonun tehlikeleri konusunda uyarılarda bulundu.

Koronavirüs önlemlerine karşı çıkanlar Viyana, Avusturya’da meşalelerle protesto gösterisi düzenliyor, 20 Kasım 2021 (AP Photo/Vadim Ghirda, file)

Bu durum, aşırı sağcı çevrelerden koronavirüs inkârcılarını ve aşı karşıtlarını harekete geçirdi. Doktoru nefret mesajları yağmuruna tuttular. Haftalık Falter dergisinin bildirdiğine göre, diğer şeylerin yanı sıra “sistem koyunu” ve “aptal bir domuz” denilerek hakarete uğradı. Ama iş çok daha ileri gitti. “Katil Claas” adlı biri, “muayenehanenin duvarlarını çalışanlarının beyinleriyle boyadıktan sonra” onu katletmekle tehdit etti. Diğer tehditler o kadar iğrenç ve şiddet içeriyor ki, burada tekrarlamayacağız.

Doktor, polise ve güvenlik makamlarına başvurdu ancak hiçbir yardım alamadı. Aksine, Yukarı Avusturya polisi doktorun saldırıların hedefi haline gelmesinde belirleyici bir rol oynadı.

Geçtiğimiz yıl Dr. Kellermayr, koronavirüs inkârcılarının bir gösterisi hakkında tweet atmıştı. İnkârcılar, polisin gözetiminde, planlanan güzergâhı terk ederek bir hastanenin girişini ve acil servislerin erişim yolunu kapatmıştı.

Polis, tweet’i alenen “yanlış ihbar” olarak nitelendirerek aşırı sağcı koronavirüs inkârcılarının arkasında durdu ve herhangi bir engelleme ya da başka bir suç eylemi olmadığını iddia etti.

Koronavirüs inkârcıları daha sonra Dr. Kellermayr’ın adresini internette yayımladı ve doktorun terörize edilmesi için açıkça çağrıda bulundu. Sağcıları harekete geçiren bu yorumun kaldırılması için polise yapılan talep görmezden gelindi.

Olayların ilerleyen safhalarında, bunun bir dikkatsizlik olmadığı kısa sürede ortaya çıktı. Yukarı Avusturya polisi basın sözcüsü, Ö1 öğle haberlerine verdiği demeçte Dr. Kellermayr’ın sadece “kendi kariyerini ilerletmek” ve polisi eleştirerek “kendisini kamuoyunun gözüne sokmak” istediğini söyledi.

Bildirilen olaylar gittikçe daha acımasız hale geldikçe, polis kısa bir süre için soruşturma yürüttü ancak tüm faaliyeti tekrar durdurdu. Polis, “Tehlike ya da şüphe uyandıracak hiçbir belirti olmadığını” iddia ediyordu. Dr. Kellermayr, Avusturya parlamentosundaki tüm partilerin siyasi temsilcilerinden yardım istediğinde bile yardım alamadı.

Dr. Kellermayr, Alman yetkililerden de benzer bir yanıt aldı. Kimliği bilinen Bavyeralı bir adam, doktorun “halk mahkemesi” önüne çıkarılacağı tweetini attı (üstü kapalı bir ölüm tehdidi). Dr. Kellermayr bu kişiye karşı yasal yollara başvurdu. Ancak Alman makamları, bunu ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirdi ve herhangi bir işlem yapmadı.

Aslında terörün arkasında Almanya ve Avusturya’daki aşırı sağcı çevrenin olduğu çok kısa sürede anlaşılmıştı. Almanya’dan bir bilişim uzmanı ve hacker olan Nella Al-Lami, olayı görünce, birkaç saat içinde “Katil Claas”ın kimliğini bulmayı başardı. Söz konusu kişi Almanya’da polis tarafından tanınan bir neo-Nazi idi.

Al-Lami’nin faili ortaya çıkarma başarısına Avusturyalı yetkililerin verdiği tepki dikkat çekiciydi. Wels savcılığı sözcüsü Christoph Weber bilgisayar korsanını eleştirdi. Araştırmasının “teknik ve maddi açıdan anlaşılmaz” olduğunu söyledi. Weber, hacker’ın vardığı sonuçlar için darknet’i araştırıp araştırmadığının bilinmediğini söyledi.

Almanya ve Avusturya’da aşırı sağcı güçlerle iç içe olduğu bilinen güvenlik makamlarının skandal niteliğindeki davranışları, 36 yaşındaki özverili doktorun trajik ölümünde merkezi bir rol oynamıştır.

Ancak siyasi sorumluluk, Avusturya’nın Hristiyan Demokratlar ve Yeşillerden oluşan koalisyon hükümetine aittir. Dr. Kellermayr’ın ölümünün ardından Viyana hükümeti yetkilileri tarafından dökülen birkaç timsah gözyaşı bu gerçeği gizleyemez. Hükümet, pandemide aşırı sağın programını fiilen benimsemiş ve tüm koruyucu önlemleri kaldırmıştır. Bunu yaparak, Dr. Kellermayr’ı ölüme kışkırtan güçleri kuvvetlendirmiş ve cesaretlendirmiştir.

Dünyadaki diğer tüm hükümetler gibi Halk Partisi (ÖVP) ve Yeşiller de virüsün tüm nüfusa yayılmasına izin veren bir sürü bağışıklığı politikası izliyor. Avusturya, pandeminin başlangıcından bu yana bu konuda öncü bir rol oynamıştır (kapanma önlemleri erkenden kaldırılmıştır). Sonuç olarak, enfeksiyon ve ölüm sayıları yeni rekorlara ulaşmaya devam etmiştir.

Son olarak, daha önce kararlaştırılan zorunlu aşı programı da kaldırılmıştır. Her ne kadar bu tedbir tek başına koronavirüsün yayılmasını engellemeyecek olsa da, nüfusun büyük bir kısmının enfeksiyon sonrası ağır hastalıklara karşı önemli ölçüde daha iyi korunmasına katkıda bulunacaktı.

Avusturya hükümeti, binlerce hastalık ve ölümün sorumluluğunu taşımaktadır. Bu hastalık ve ölümler, pandeminin başından bu yana bir avuç seçkinin kâr çıkarlarının zarar görmemesini sağlamak için normal karşılanmıştır. Şu ana kadar Avusturya’da yaklaşık 4,8 milyon kişi enfekte olurken, 20.000’den fazla kişi COVID-19 nedeniyle hayatını kaybetti.

Şu anda sayılar yeniden artıyor: 88’i yoğun bakımda olmak üzere 1.600 kişi hastanede tedavi görüyor. Pazar günü 5.714 yeni enfeksiyon rapor edildi. Ancak enfeksiyon rakamları gerçek durumu tam olarak yansıtmıyor. Test olanakları artık neredeyse hiç bulunmadığından, uzmanlar vaka sayılarının çok daha yüksek olduğunu varsayıyor.

Tüm karantina düzenlemelerinin Pazartesi günü itibarıyla kaldırılmasıyla birlikte, Şansölye Karl Nehammer (ÖVP) ve Sağlık Bakanı Johannes Rauch (Yeşiller), aşırı sağcı Avusturya Özgürlük Partisi’nin (FPÖ) taleplerini tamamen kabul etmiş oldu. Sadece birkaç gün önce FPÖ’nün sağlık sözcüsü Gerhard Kaniak, “karantina önlemlerinin sürdürülmesi”ni “modası geçmiş” olarak nitelendirmişti.

İşte bu insanlık dışı politika, aşırı sağcı güçleri kuvvetlendirmekte ve onları, pandemiyi akılcı ve bilimsel bir temelde kontrol altına almak için önlem alınması çağrısında bulunan herkese karşı harekete geçmeye teşvik etmektedir. Tüm düzen partileri, yaşamdan önce kâr biçimindeki acımasız politikayı uygularken toplumun faşizan döküntülerine bel bağlamaktadır.

2 Ağustos 2022

Loading