Perspektif

İsrail’in Refah’a yönelik ABD destekli saldırısını durdurun!

Dünya Sosyalist Web Sitesi, İsrail’in Refah’a yönelik geçen hafta başlayan saldırısını kınıyor ve Gazze’deki soykırımın bu son aşamasına karşı tüm dünyada muhalefetin harekete geçirilmesi çağrısında bulunuyor.

İsrail birkaç gündür kenti aralıksız bombalayarak onlarca insanı öldürürken, Refah’ın doğusunda ve Mısır’a açılan Refah kapısında da kara saldırıları düzenliyor.

İsrail'in 7 Mayıs 2024 Salı günü Gazze Şeridi'nin güneyinde, Mısır ile Refah arasındaki ayırıcı duvarın yakınındaki binalara düzenlediği hava saldırısının ardından dumanlar yükseliyor. [AP Photo/Ramez Habboub]

Pazartesi günü İsrail, açlık ve çaresizlik içindeki 100.000’den fazla insana güvenli geçiş ya da gidecekleri bir yer sunmadan Refah’ın doğusunu boşaltmalarını emretti. Tüm bunlar büyük ve kanlı bir saldırının hazırlıklarıdır.

Bir milyondan fazla insan, Chicago’nun dört katı nüfus yoğunluğuna sahip bir alanda, hiçbir su ve elektrik kaynağı bulunmayan bir dizi çadır kentte toplanmış durumda. Şehirde 600.000’den fazla çocuk bulunuyor. Çoğu daha önce birçok kez yerlerinden edildi ve tamamı altı aydır temiz sudan mahrum ve aç bırakılmış durumda.

Altı gündür Gazze’ye yiyecek, su ya da ilaç girişine izin verilmiyor ve nüfusun büyük bir kısmı şu anda “tam anlamıyla kıtlık” çekiyor. Yardım kuruluşlarına göre Gazze, dünyadaki en çok açlık çeken insanların yüzde 80’ine ev sahipliği yapıyor.

İsrail’in Refah’a yönelik saldırısı, Biden yönetiminin Gazze soykırımıyla arasına mesafe koyma çabalarının sahteliğini tamamen ifşa etmektedir. Geçtiğimiz hafta Beyaz Saray, İsrail’e giden bir bomba sevkiyatını geçici olarak beklemeye alırken, ABD Başkanı Joe Biden “Eğer gerçekten bu nüfus merkezlerine saldırırlarsa bizim desteğimizi alamayacaklar,” demişti.

Bu açıklamaların amacı, Beyaz Saray’ın medyadaki profesyonel savunucularına ve ABD siyaset kurumuna, Gazze soykırımının sponsorlarını Washington’da Netanyahu hükümetini “dizginlemeye” çalışan ahlak abideleri olarak sunma kirli işini yapma fırsatı sağlamaktı.

“ABD Ordusundan İsrail’e Çağrı: Savaş Bölgesindeki Gazzelileri Korumak İçin Daha Fazlasını Yapın” başlığı New York Times’a manşet oldu. Gazete, son çeyrek yüzyılda Ortadoğu’da yürüttüğü savaşlarda bir milyondan fazla insanı öldüren ABD ordusunun savaşta insan hayatını koruma konusunda bir model olduğunu iddia etti.

Refah’a yönelik saldırı ABD emperyalizmi tarafından finanse edilmekte, silahlandırılmakta ve siyasi olarak yönlendirilmektedir. Geçtiğimiz altı ay içinde Beyaz Saray İsrail’e 100’den fazla silah sevkiyatı yapmıştır. ABD’nin her yıl gönderdiği üç milyar dolara ek olarak, Biden geçen ay soykırımı finanse etmek ve silahlandırmak için 14,3 milyar dolarlık ek harcama paketini imzaladı.

ABD emperyalizminin ve Demokratik Parti’nin savunuculuğunu yapan Amerika’nın Demokratik Sosyalistleri’nin (DSA) üyesi olan Kongre Üyesi Alexandria Ocasio-Cortez, Biden’ın “ABD askeri yardımına koşullar getirmesini” “tarihi bir değişim” ve “değerlerimizi netleştiren” “adil” ve “sorumlu” bir eylem olarak nitelendirdi.

Ne aşağılık bir sahtekârlık! Geçici olarak bekletilen bombalar, halihazırda Gazze’ye atılmış ve Hiroşima’ya atılanın üç katı büyüklükteki nükleer bombaya eşdeğer olan mühimmatın sadece küçük bir kısmını oluşturmaktadır.

Beyaz Saray sözcüsü John Kirby’nin Cuma günü açıkladığı gibi:

Halen İsrail’e silah sevkiyatı yapılıyor. Kendilerini savunmak için ihtiyaç duydukları her şeyin çok ama çok büyük bir çoğunluğunu almaya devam ediyorlar.

Kirby şunları ekliyordu:

Kongre’den aldığımız ek talebin her kuruşunu onlara ihtiyaç duydukları kabiliyetleri sağlamak için harcamaya devam edeceğiz... Burada silah sevkiyatının kesilmesi söz konusu değil.

Ocasio-Cortez bir konuda haklıdır. Biden’ın Gazze soykırımına sponsorluğu Amerikan emperyalizminin “değerlerini” açıkça ortaya koymaktadır. Bunlar, saçma sapan yalanlar ve ahlakçı basmakalıp sözlerle örtbas edilen, kadınları ve çocukları topluca katletmeye dair “değerlerdir.”

Bu “değerler”, faşist Cumhuriyetçi Parti’den DSA’daki sahte solcu soykırım savunucularına kadar tüm ABD siyaset kurumu tarafından korunmaktadır.

Biden yönetiminin soykırımla ilgili her açıklaması kendi kendini suçlama niteliği taşımaktadır. Aralık ayında Biden, Netanyahu hükümetinin “ayrım gözetmeksizin bombardıman” yaptığını ve “tüm Filistinlilere karşı... intikam” peşinde olduğunu ifade etmişti.

Beyaz Saray daha sonra “tüm Filistinlileri” hedef alan bu “ayrım gözetmeyen bombardıman”ı yapan hükümete milyarlarca dolarlık bomba göndermeye devam etti. Çok sayıda silah sevkiyatına ek olarak Biden, ABD’li yetkililerin “her dolarını” harcama sözü verdiği 14,3 milyar dolarlık silah sağlayan bir tasarıyı imzaladı.

Ardından bu hafta Biden, ABD’nin İsrail’e gönderdiği “bombaların bir sonucu olarak Gazze’de sivillerin öldürüldüğünü” itiraf etti.

Son olarak Cuma günü Dışişleri Bakanlığı tarafından hazırlanan bir raporda, ABD silahlarının uluslararası hukuka “aykırı” şekillerde kullanıldığının “belirlenmesinin akla yatkın” olduğu ancak silah sevkiyatlarının her şeye rağmen devam edeceği belirtildi.

Bu açıklamaların hepsi aynı içeriğe sahiptir: ABD emperyalizminin temsilcileri, en azından uluslararası hukuka yönelik ağır ihlal fiillerini finanse ettiklerini ve bunlar için silah sağladıklarını itiraf ederken bile, kendilerini barış ve adaletin küresel hakemleri olarak ilan etmekte ve tam olarak yaptıklarını yapmaya devam edeceklerini açıkça belirtmektedirler.

Gazze soykırımı, dünyanın dört bir yanındaki işçilerin ve gençlerin toplumsal bilinci üzerinde muazzam bir etki yaratmıştır. Dünya “demokrasilerinin” egemen sınıfı, ABD ve onun NATO müttefikleri, on binlerce Gazzelinin ölümünü küresel hakimiyet emellerini gerçekleştirmek ve sömürgeci egemenliği yeniden tesis etmek için ödenecek küçük bir bedel olarak görmekte ve bu da onları kitle katilleri ve emperyalist haydutlar çetesi olarak teşhir etmektedir.

Gazze’deki soykırımın tırmanmasına, dünyanın dört bir yanındaki işçiler ve gençler tarafından protestolarla, gösterilerle ve grevlerle karşılık verilmelidir. İşçilerin, bu soykırımın genişleyen küresel savaşın bir parçası olduğunu anlamaları özellikle önemlidir. Bu aynı zamanda egemen seçkinlerin ülke içinde işçi sınıfına karşı yürüttüğü bir savaştır.

Gazze soykırımına karşı muhalefet, işçi sınıfının kapitalist sömürüye karşı mücadelesiyle birleştirilmeli ve emperyalist savaşa ve tüm kapitalist sisteme karşı siyasi bir harekete dönüştürülmelidir.

Loading