Bolivya’da Arce’ye karşı kısa ömürlü askeri darbe başarısız oldu

Bolivya Devlet Başkanı Luis Arce, eski ordu komutanı General Juan José Zúñiga tarafından başlatılan başarısız askeri darbenin ardından Çarşamba günü yeni bir yüksek askeri komuta kademesi atadı.

Bolivya Devlet Başkanı Luis Arce, Aralık 2022'de Ordu Günü'nde General Juan José Zúñiga ile birlikte [Photo: Min. Defensa Bolivia]

Bolivya’nın uzun darbeler tarihindeki en kısa ömürlü girişimlerden biri olan bu olayda, Zúñiga’nın hükümeti devirmek istediğini açıklaması ile yerel saatle akşam 7’de tutuklanması arasında dört saatten biraz fazla zaman geçti.

Salı günü Arce, Ağustos 2025’te yapılacak seçimlerde bir dönem daha görev yapmak istemesi halinde eski Devlet Başkanı Evo Morales’i tutuklamakla tehdit ettiği gerekçesiyle General Zúñiga’yı görevinden almıştı.

Bir gün sonra Zúñiga, başkent La Paz’daki yeni binanın bitişiğindeki eski hükümet sarayı Palacio Quemado’yu kuşatmak için yüzleri kapalı, ağır silahlı yüzlerce askere liderlik etti.

Sarayın önündeki Murillo Meydanı’nda Zúñiga, “Yeni bir bakanlar kurulu olacak, elbette değişiklikler olacak, ancak devletimiz bu şekilde devam edemez. Vatanımızı kurtarmak istiyoruz,” dedi.

Ardından zırhlı bir araç Palacio Quemado’nun kapılarına çarptı ve askerler tüfek ve kalkanlarla binayı işgal etti.

Binanın içinde Arce, Zúñiga’ya askerleri uzaklaştırmasını emretti ancak başarısız oldu.

Arce, bakanları, Evo Morales ve ana sendika organı Bolivya İşçi Merkezi (COB) tarafından protestolar ve genel grev çağrısı yapıldı. Yüzlerce gösterici ağır silahlı askerlere “Defolun!” demek için Murillo Meydanı çevresinde toplanmaya başladı.

Morales, Murillo Meydanı çevresine keskin nişancıların yerleştirildiğine dair haberleri darbenin önceden hazırlandığının kanıtı olarak gösterdi.

Anlaşmanın ve verilen tavizlerin niteliği önümüzdeki günlerde ve haftalarda netleşecek olsa da, ordunun baskın hizbi, seçilmiş Devlet Başkanı Arce’yi şimdilik iktidarda tutacak bir anlaşmaya vardı.

Arce’nin hükümet merkezi olan Büyük Halk Evi’ne dönmesine ve televizyonda yayınlanan bir törenle yeni bir askeri üst komuta atamasına izin verildi. Yeni üst düzey komutan General José Wilson Sánchez daha sonra kürsüye çıktı ve seferber edilen tüm birliklere kışlalarına dönmeleri emrini verdi.

Zúñiga isyana katılan sekiz zırhlı araçtan biriyle askeri karargaha geri döndü ve askerler arkalarından göz yaşartıcı gaz bombaları atarak meydanı boşalttı.

Zúñiga hakkında tutuklama emri çıkarıldı ve sonrasında canlı yayında tüm bunların Arce’nin popülaritesini arttırmak için planladığı bir “kendi kendine darbe” olduğunu iddia ederken gözaltına alındı.

Perşembe sabahı Zúñiga ve suç ortağı olduğu iddia edilen eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Koramiral Juan Arnez Salvador, resmi olarak, terör ve silahlı ayaklanma ile suçlandı.

Zúñiga’yı, kısa süre önce kendini “halkın generali” olarak tanımlayan Arce atamıştı ki bu da Salvador Allende’nin 1973’te devrilmesinden önce yaptığı benzer açıklamaların bir tekrarıydı. Şili’de başarısız bir darbe gerçek bir darbenin provası olmuş ve kanlı bir askeri diktatörlük dayatılmıştı. Bolivya’nın da aynı yolu izleyip izlemeyeceğini zaman gösterecek.

Darbe girişimine giden patlayıcı ortam

Darbe girişiminin başarısızlığa uğraması, 2025 seçimleri öncesinde Bolivya’yı etkisi altına alan ekonomik ve siyasi krizde yeni bir aşamaya işaret ediyor. Bu sürecin başlıca itici unsurları, ABD emperyalizminin Rusya ve Çin’e karşı yürüttüğü tırmanan üçüncü dünya savaşı ve küresel kapitalizmin derinleşen krizidir.

Morales ve MAS ilk kez 2005’te ve daha sonra 2009, 2014 ve 2019’da seçildi. İlk seçilişi, 2000’deki “Cochabamba su savaşı” ve 2003’te beş devlet başkanını deviren “doğal gaz savaşı” da dahil olmak üzere, eşitsizliğe karşı bir dizi halk protestosunun ardından gelmişti. Morales, sahte sol örgütlerin de yardımıyla, bu yükselişi kendi arkasına kanalize etti.

Petrol ve diğer emtia fiyatlarındaki sıçramadan yararlanan Morales-MAS yönetimi, petrol ve madenleri kısmen kamulaştırdı ve sosyal harcamalarda sınırlı artışlar gerçekleştirdi; bu da 2005’te yüzde 61 olan yoksulluk oranını 2023’te yüzde 36’ya düşürürken, küresel şirketlerin kârlarını artırdı ve küresel mali sermayeye zamanında ödemeler yapılmasını sağladı. Ülkenin GSYİH’si üç katına çıktı.

Ancak Morales yönetimi 2014 gibi erken bir tarihte, esas olarak Çin’in büyümesinden kaynaklanan emtia patlamasının sona ermesine, hızla artan devlet borcunu geri ödemek için kemer sıkma önlemleri alarak yanıt verdi. Bu durum sosyal ilerlemeleri durdurdu ve işçi sınıfı protestolarına polis baskısı eşlik etmeye başladı.

Morales’in halk muhalefetini bastırma kabiliyetine olan güvenini kaybeden Bolivya oligarşisinin bazı kesimleri ve ABD emperyalizmi, Ekim 2019 seçimlerinden sadece iki hafta sonra, uydurma seçim hilesi iddialarına dayanarak Morales’i deviren askeri darbeyi destekledi.

Darbeye karşı La Paz çevresindeki El Alto kent merkezlerinde yoğunlaşan kitlesel ayaklanma, ordu ve polis tarafından çok sayıda katliamla acımasızca bastırıldı.

Muhalefeti bastıramayan ve COVID-19 pandemisi de dahil olmak üzere kötüleşen küresel ekonomik durumla karşı karşıya kalan Jeanine Áñez liderliğindeki darbe rejimi, Ekim 2020’de seçim çağrısı yapmaya ve MAS’ın Morales’in eski bir bakanı olan Luis Arce yönetiminde iktidara dönmesine izin vermeye karar verdi.

Ancak son iki yılda, devam eden pandemi, ABD-NATO’nun Ukrayna’da Rusya’ya karşı savaşının patlak vermesi ve Çin’e karşı ABD liderliğindeki ekonomik savaş ile askeri çatışma hazırlığının tırmanması nedeniyle Bolivya’da burjuva egemenliği krizi daha da derinleşti.

Bu bağlamda, ülkenin kilit madenleri, özellikle de dünyanın en büyük lityum rezervleri, gezegenin büyük güçler arasında yeniden paylaşılmasında çok önemli bir hedef haline gelmiştir.

Diğer yandan, ülkenin doğal gaz ve petrol rezervleri azalmaya başladı ve artan arama çalışmaları önemli sonuçlar vermiyor. Son darbe girişiminden hemen önceki aylarda ülke yakıt ve dolar sıkıntısıyla boğuşuyordu.

Geçtiğimiz yıl beklenenden düşük elektrikli araç talebi ve Çin’e karşı uygulanan ekonomik savaş tarifeleri nedeniyle lityum fiyatında yaşanan yüzde 75’lik düşüş, Bolivya’nın ekonomik görünümünü daha da kötüleştirdi.

MAS, bu krizin sonucunda egemen sınıfın farklı hizipleri arasındaki çatışmayı yansıtacak şekilde, Arce ile Morales arasında partinin kontrolü ve 2025 devlet başkanlığı adaylığı konusunda yaşanan rekabetle parçalandı. Her iki grup da aylarca anayasaya aykırılık, yolsuzluk, aşırı sağ ve ABD emperyalizmi ile yakınlaşma ve “yumuşak darbe” hazırlıkları iddialarını ortaya attı. Morales, yakıt ve diğer malların tedarikini büyük ölçüde zorlaştıran büyük barikatların kaldırılması çağrısı yaptı.

Geçtiğimiz Aralık ayında Anayasa Mahkemesi Morales’in 2025’te yeniden aday olamayacağına karar vermesine rağmen, 10 Haziran’da Villa Tunari’de on binlerce destekçinin katıldığı bir Kongre Morales’in adaylığını onayladı.

Egemen sınıf içindeki bu çatışmalarda önemli bir faktör, gelecekteki lityum projelerinden elde edilecek gelirden alınacak paydır. Nisan ayında, Morales’in müttefiki ve lityumu piyasaya sürmekten sorumlu önemli yetkilisi Alberto Echazú, devlet maliyesine zarar veren sözleşmeleri onaylamak suçlamasıyla tutuklanırken, Morales Arce’nin oğlunu Elon Musk ile yolsuz anlaşmalar yapmakla suçladı. Tüm bu iddialar şüpheli ve güçlü kanıtlarla desteklenmiyor.

Ancak Çarşamba günkü olayların hemen öncesinde MAS “Birlik Kongresi” tartışmaları olmuştu ve Morales’in desteklediği gösteriler askıya alınmıştı.

Morales’in müttefiki ve eski içişleri bakanı Carlos Romero bu ayın başlarında şunları söyledi: “Eski devlet başkanı Morales toplumsal hareketliliği kontrol altına almak için mümkün olan her şeyi yapıyor; dolar, yakıt, aile sepeti fiyatlarındaki artış gibi konularda her tür toplumsal hareketlilik söz konusu; ekonomik krizin bir kez daha artmasını istemiyoruz.”

Arce ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin arasında 11 Haziran’da Moskova’da yapılan toplantı, devlete ait Yacimientos de Litio Bolivia (YLB) ve Rus Uranium One Group şirketleri tarafından 2025 yılından itibaren Bolivya lityum üretimini “sanayileştirmek” için bir ortaklık ilan edilmesi ile sonuçlandı.

Aynı zamanda Çinli şirketler Bolivya’da lityum projelerinin geliştirilmesinde ana rolü oynarken, Kasım ayında Peru’da açılacak olan Chancay limanının Bolivya madenlerinin Çin’e taşınmasını büyük ölçüde kolaylaştırması bekleniyor.

Yakıt kıtlığı nedeniyle tüketiciler ve nakliye sektöründe faaliyet gösteren işveren grupları arasında yaşanan huzursuzluk ortamında Rus petrolünün ithal edilmesi konusunda da bir anlaşma yapıldı. Arce 14 Haziran’da, görünüşte stokçuluğu ve kaçakçılığı önlemek amacıyla, alımları denetlemek üzere orduyu ülke genelindeki benzin istasyonlarına konuşlandırdı. Bolivya yakıt ithalatını sübvanse etmek için yılda 1 milyar doların üzerinde harcama yapıyor.

Darbeden saatler önce nakliye işverenleri hükümetle bir anlaşmaya vararak vergileri ve ekonomideki yakıt ve dolar kıtlığını protesto etmek için ana otoyollar ve sınır kapıları boyunca planlanan yol kapatma eylemlerini iptal ettiler.

Her ne kadar ABD şirket medyası, Bolivya aşırı sağı ve Morales’in müttefikleri “kendi kendine darbe” iddiasına itibar etse ve bu olasılık hemen göz ardı edilemese de, darbe girişimine yol açan bağlam ve olaylar, Arce’yi devirmekle ilgilenen ana güç olarak ABD emperyalizmine işaret etmektedir.

2019’daki darbede ABD kuklası bir rejimi güvence altına alamayan Washington, ordunun rolünü arttırmaya, siyaseti sağa çekmeye ve başta Çin olmak üzere rakipleri karşısında Bolivya’nın doğal kaynakları üzerinde kontrol sağlamaya can atıyor.

Darbe girişiminden önceki hafta Arce yönetimi ABD Büyükelçiliği’ne darbe planları iddialarını yöneltmiş, Washington ise bu iddiaları yalanlamıştı. Bolivya Ekonomi Bakanı geçen hafta yaptığı açıklamada kıtlıkların ve son protestoların ABD Büyükelçiliği’nde tasarlanmış “ekonomiye karşı yumuşak bir darbenin” parçası olduğunu söylemişti.

Darbe lideri Zúñiga, Salı günü, görevden alınmasının ardından El Deber’e verdiği röportajda şunları söylüyordu: “Anavatanımız bir kez daha, caudillismo’ya [askeri diktatörlük yönetimi] yanıt veren küçük çıkar ve güç gruplarının yararına doğal kaynakların kontrolünü ele geçirmek için Bolivyalılar arasında bölünme, istikrarsızlık ve nefret arayan iç ve dış düşmanların saldırısı altında.” Bu, egemen sınıfın hizipleri arasındaki lityum rekabetine üstü kapalı bir göndermedir.

Darbe sırasında General Zúñiga, 2019’daki faşizan darbenin liderleri olan Jeanine Áñez, faşist Luis Fernando Camacho ve diğer askeri yetkililerin hapisten çıkarılmasını talep etti. Hepsi Washington ile yakından ilişkiliydi.

Bolivya’daki ABD Büyükelçiliği’nin Zúñiga’nın tutuklanmasına kadar bir açıklama yapmaması ve darbenin başlamasından yaklaşık beş saat sonra X’te “Seçilmiş hükümeti devirmeye yönelik her türlü girişimi reddediyor ve anayasal düzene saygı gösterilmesini talep ediyoruz,” diye yazması şüphe uyandırdı.

Güney Amerika’nın 12 milyon nüfuslu ülkesi, İspanya’dan kopuşundan bu yana geçen iki yüzyılda 36 askeri darbe gördü. Ayrıca komşularına karşı 12 savaşa ve başka çatışmalara dahil oldu. Bunlar ülkenin kara ile çevrili kalmasına ve başlangıçtaki topraklarının yarısından fazlasını kaybetmesine neden oldu.

Bolivya, iktidardaki burjuva partilerinin iddiaları ne kadar radikal olursa olsun, geri kalmış ekonomiye sahip ülkelerdeki kapitalist egemen sınıfın, emperyalizmden bağımsızlığı sağlamadaki ya da demokratik yönetim biçimlerini güvence altına almadaki başarısızlığının bir örneğidir.

İleri kapitalist ülkelerde demokratik yönetim biçimleri çöküp faşizme ve dünya savaşına doğru savrulurlarken, Latin Amerika, hayati kaynakların ve pazarların kontrolü uğruna bir muharebe alanına dönüşüyor. Amerika Birleşik Devletleri, rakiplerinin artan ekonomik ağırlığını bozmak için her zamankinden daha açık şekilde askeri tavırla karşılık veriyor.

Loading